İki Kişilik Öyküdeki Tek Savaşçı / İlişkide şiddet röportajı


İki Kişilik Öyküdeki Tek Savaşçı

Bir şarkı var kulaklarımda herkes her şeyi biliyor Ali Ayşe’yi seviyor. Seviyor seviyorda iş onunla bitmiyor. Bizim hikayede de durumlar azıcık karışık. Çalkantılı zamanlar iki yıl devam etmiş. Kızla oğlan birbirini sevmiş ama yetmemiş. Bu ilişki Ali’yi sarmalamış tüketmiş. İnsanın bazı anlarda mücadele etmesi gerekir. Bir şeyleri değiştirmek ve daha güzel yapabilmek için. Ali de böyle çıkmış yola. İlk başlarda her şey güllük gülistanlık tabi. Yavaş yavaş durumlar kötüye gitmiş. İlişkiyi yürütürken bireylerin sevgiye kadar saygıya da önem vermesi gerekir. Bu ilişkide saygı kısmı biraz sıkıntılıymış. Ali flört şiddetine maruz kalmış. İşte şiddetin kadını, erkeği, genci, yaşlısı olmuyor. Günümüzde çoğunlukla kadınların mağdur olduğu örnekler öne çıksa da erkeklerde de görülmektedir. İşte bu yüzden Ali ile bu yaşantısını paylaşamasını istedim. Ali için oldukça zor olan bu dönemi beraber ele aldık. Ali önce düzelir böyle devam etmez dese de olmamış. Neler olmuş neler. Bakalım ne yapmış Ali J

B: Biraz süreci anlatarak başlayalım istersen. Ne zaman başladı, ne kadar sürdü?
A: İlk tanıştığımızda güzel duygular içindeydik. Bir insanı tanımak istersin ya ben de şöyle bir şey vardı. Önce tanıyım sonra seviyim değil de önce seviyim sonra tanıyım oldu. Hiç tanımadan çıkmaya başladık gibi oldu.
B: İlk görüşte aşk gibi.
A: Gibi hıhı. Biraz açık sözlü bir insanım. İçimdekileri söyledim. Birlikte bir yola girdik o süreç içerisinde birbirimizi tanımaya başladık. Derken başlarda böyle güzel gibiydi. Gerçi başlarda da bi şey vardı. Sonradan farkına varıyorum bunların. Ortada bir güven sorunu vardı. İlişkinin en başından aslında.  O  ben kimseye güvenmiyorum işte uzun zaman geçse de bir şey yapmamış olsan bile sana güvenmeyeceğim şeklinde yaklaşıyordu. Tabi ilk zamanlar bunu göz önünde bulundurmuyorsun. Şimdi güvenmediğini söylüyo ama zaman geçer bu güven oluşur. Çünkü ilişki karşılıklı güven esasına dayanan bir şeydir diye düşünüyorum. Gel zaman git zaman. Kimle buluştuğuma kimle arkadaşlık yaptığıma falan  bunlara çok fazla karışıyodu. O bana güvensin diye ilk başlarda buna tolerans gösterdim. Dedim ki tamam şu insanlarla buluşuyorum şu gün şu saatte şurdayım. Saatine varana kadar rapor istiyordu. Şu arkadaşlarım var. Belli bi zaman sonra ,kız arkadaşlarım vardı,işte kız arkadaşlarımdan soyutlanmaya başladım. Nedenini açık açık söylemiyodu ama beni onlarla aldatırsın gibi şeyler kuruyordu. Bunu hissediyorsun tabi. O mutlu olsun da çünkü bende de öyle bir saplantı mı takıntı mı ne olmuştu.” O mutlu olsun ben arkadaşlarımı gözden çıkartabilirim “gibi düşüncelere sahip olmaya başladığımı gördüm. Arkadaşlarım gittikçe azaldı etrafımda. Artık dedim ki bu böyle olmuyo çünkü etrafımızda insan  kalmadı. O bana bunu yapınca kendisi de yapmak zorunda hissediyor ama ben onu kısıtlamıyorum.
B: Öyle bir şey söylemedin?
A: Yok birileriyle buluşmaya gidiyo ki zaten genelde erkek arkadaşları var. Buluşabilir sıkıntı yok hani ben izin veriyim ki belki o da izin vermesi gerektiğinin farkında olur diye düşünüyordum. Aslında toplumsal kültürel bağlamda baktığımız zaman bunu bir erkeğin yapması da kolay değil.
B: Değil genelde tam zıttı olur.
A: Yani şey baş başa buluşuyolar vakit geçiriyolar takılıyolar, muhabbet ediyolar ama bana gelince böyle bir şey söz konusu değil. Bu haksız durumdan rahatsızlığımı dile getirdim. O da yok öyle değil ben ona çok güveniyorum. Onun bana farklı gözle baktığını hissetsem arkadaşlığımı bitiririm gibi savunmalarda bulunuyordu. Ben de ister istemez şöyle yaklaşıyorum ya arkadaşına güveniyosun da bana niye güvenmiyosun?
B: Çelişki,tutarsızlık
A: Acaba sen seçebiliyosun da ben seçemiyor muyum? Çünkü bunlar tutarsız bir düşünce olarak geliyo bana. Ya da bana güvenmediğinin net olarak göstergesi gibi geliyor. Bu zamanla bende şöyle bir şey oluşturmaya başladı: Ben karşımdaki kişinin güvenini kazanmalıyım,ben arkadaşlarımı seçebilecek olgunluğa erişmemişim heralde eriştiğimi göstermeliyim,ben insanların bana karşı davranışlarını, sınırlarımı çizebilmeliyim. Tamamen nevrotik olarak kendi üzerime almışım her şeyi. İlişkilerimi buna göre yapılandırıyorum. Bir zaman sonra baktım ki bu davranış artık bende iyice kalıplaşmış. Ben bu sefer bütün insanların güvenini kazanmaya çalışıyorum. Bu benim artık normal bir davranışım. Ya da biri gelsin bana bir şey danışsın ben ona illa yardım etmem lazım çünkü eğer etmezsem onu kırmış olabilirim düşüncesine kapıldım. Bunun bana hem dezavantajı hem de avantajı oldu. Çevreden olumlu tepkiler almaya başladım ama kendi açımdan aman ben insanların güvenini kırmayayım gibi yoğun bir kaygı yaşadığımı gördüm. Gel zaman git zaman devam etti.
B: Peki o sana güvendi mi?
A: İlişkimiz iki sene sürdü o bana güvenmedi. Bir seferinde yakın kız arkadaşımla kafede oturup sohbet ettim diye kıyametleri kopardı. Ama benim çok yakın, çok sevdiğim bir arkadaşım,çok güven duyduğum bir arkadaşımla vakit geçirmemin neresi yanlış. Ben böyle düşünürken o biliyodum senin böyle yapacağını bilmem ne. Sanki benim onun güvenini kırmam pamuk ipliğine bağlı. Yapmadığım ama böyle küçük şeyleri abartıp kafasında kuruyordu. Bir yerden sonra o kadar çok şey söylüyor ki. Yani ben o kadar kelime üretemiyorum. Pes yani tamam sen haklısın diyorum. Böyle olunca bende çok kötü bir insanım böyle bir şey yapmamam gerekiyodu algısı oluşuyor. Çünkü kafamda şöyle bir şey yok ya o ne düşünürse düşünsün ben böyle davranmaya devam etcem diyemiyorum.
B: İyice sana karşı ön yargıları ve bunlar kolayca kırılamayacak şekilde.
A: Evet o biraz daha duruşunu koyan bir insan. O çizerken ben biraz daha uyum sağlayıcı oldum. Böyle olunca ben sürekli her şeyi üzerime alınmaya başlıyorum. İlişki bu şekilde devam ediyodu. Tabi bir yerden sonra ben tükenmeye başladım. Son üç,dört ay da böyle mutsuz, gülmeyi bile unuttuğum zamanlar vardı. Bu davranışlarım da ona batmaya başladı. Çok keskin bir gözlemci. “Benim yanımda böylesin diğerlerinin yanında böyle değilsin, bana artık değer vermiyosun.” Ona değer vermememden kaynaklı değil, bu davranışın beni yıpratmasından kaynaklı artık bir bunalmışlık hissi vardı. Böyle olunca ilişki de bu yola gitti ve kendisini değersiz görmeye başladığı için şiddetli tepkiler vermeye başladı: Saygısızlık, aşağılama, küfür etme ,şiddet bu tarz şeyler vardı. Ben de bunları kaldıramamaya başladım. Ben ona hiç şiddet uygulamamışım. Her zaman şiddetli anlarında sakinleşmesini bekliyorum,sessiz kalıyorum. Sakinleştiği zaman konuşmaya çalışıyorum. O böyle bağırıyo çağırıyo  ama sakinleşmiyo bir türlü. En son ilişkiyi ben bitirdim. Böyle bir ilişki de geleceği görememeye başladım. Bu süreçte şöyle bir şey vardı. Ben onun güvenini kazanmaya çalışırken sürekli şey oldu. Hani arkadaşımla kafeye gitmişim,oturmuşuz muhabbet etmişiz benden ayrılıyor. Sen işte beni aldattın,güvenimi yıktın bitti. Olmayan güveni tabi. Yaklaşık bi otuz kere falan ayrılmıştır. Ben de kapısına gitmişimdir.
B: Hadi ya!
A: Evet, yirmiyi falan geçtiğini biliyorum. Sürekli gidip öyle bir şey yok diyip gönlünü almaya çalıştım. Hatta bir gün sabahın köründe dersim vardı saat dokuzda. Saat yedide gittim kapısına  yani barışmaya. Düşün yarım saat on beş dakika görüşücem. Ondan sonra okula yetişicem. Bu tarz manyaklıklarım var. Fazla  fedakarlıklar gösterdim. En sonunda ben bu durumdan sıkıldım. Sürekli benden ayrılıyor ben barıştırmaya çalışıyorum falan. Ya niye sürekli ben bir şeyler yapmaya çalışıyorum bunca şeye rağmen? Ben onunla konuştum. Böyle böyle davranıyorsun diye. Bu davranışlarına devam edersen bunun geri dönüşü yok. Ben bu davranışlarına katlanamıyorum. Önce kafasına dank etti diye düşündüm bir anda. Çünkü o da sevdiğini söylüyordu. Bir iki hafta güzel gitti her şey derken yine aynı şekilde davranmaya başladı. Artık ona da bir süre dayandıktan sonra bitirdik bir daha hiç görüşmedik. Zaten geri dönmeye de yüzü yoktu. Çünkü her şeyin o da farkındaydı.
B: Hani hiç mi farketmedi? Ben neden bir şeyler yapmıyorum, sürekli tepki gösteren taraf oluyorum diye durup düşündüğü olmadı mı? Bunun için çaba harcadı mı?
A: Evet bunun için çaba harcadı. Psikolojik Danışmana  gitmeye başladı. Sanki onun da engelleyemediği şeyler vardı. Kendisini değersiz görüyor,bana güvenemiyor bunlar ona rahatsızlık veriyordu. Çok fazla kavgacı bir üslubu vardı. Bağırma,hakaret,küfür.. bu gibi şeylerden rahatsızdı. Ama yapıyor yani. Psikolojik danışmana gitmeye başlayınca bazı şeylerin farkına varmaya başladı. Ama dört beş ay gitti bir değişim göremedim. Görmek isterdim. Evet o bazı şeylerin farkına vardığını söylüyordu ama uygulamaya gelince değişim yok.
B: Sadece sana karşı mı böyleydi? Mesela saldırgan bir yönü varmış, sevdiği insanlara yönelik miydi bu?
A: Aslında sevdiği birkaç arkadaşı vardı böyle yakın. Fazla arkadaşı yoktu. Girişken bir insandı ama böyle yakın ilişki kurma konusunda zorlandığını görüyordum. Ben ondan onun arkadaşlarıyla daha yakın oldum. Ortamda tartışma varsa onun içinde illa ki kız arkadaşım vardı. Sen hep haklısın da niye tartışmalar hep senin etrefında dönüyor diye düşünüyorum.
B: Peki aile  durumu?
A: O baya sıkıntılıydı işte.(Baba yıllar öce terk etmiş. Anne ile ilişkileri genelde kavgacı bir üslupta.)
B: Daha önce ailedeki sıkıntılarından az az bahsetmiştin. Daha çok seni babasının yerine koyup içinde ne varsa  sana yansıtmış gibi duruyor.
A: Belki olabilir. Babasıyla annesi ayrıydı. Çok küçük yaşta terk etmiş onları yurtdışına çıkmış. 22 yaşına gelmiş o yaşına kadar babasından nefret eden bir insandı. Annesiyle her gün kavga ettiklerine şahit oldum. Birkaç kere evlerine gittim. Benim yanımda kavga ettiler. Ve kavga inanılmazdı. Ben hayatımda böyle bir kavga hiç duymadım. Yani o küfürleri ben hayatımda ağzıma almadım. Ortada sanki pimi çekilmiş bomba var. Patlamaya hazır gibiler.
B: Şiddette oluyor içinde.
A: Evet evet. Kaç kere annesinin sokağın ortasında dövdüğünü anlatıyordu. İlişkilerine yönelik yardımcı oluyordum. Hani böyle de davranabilirsin, annen böyle de düşünmüş olabilir,bu yüzden tepki vermiş olabilir gibi. Yalom der ya %99 sen haklısın ama birlik kısımla ilgilenmek zorundasın. Bu şekilde yaklaşmaya çalışıyordum. Ama iyi oldu da olmadı da. Annesi bi gün geldi kızımda değişme var. Bana iyi davranmaya başladı. Bende ona iyi davranmaya çalışıyorum dedi. Tabi arka planda dengesini oturtmaya çalışıyorum babasıyla arası bozuktu. Görüşmeleri konusunda konuştuk. En azından birbirlerinden nefret ettiklerini söylesinler. Babası ile araları düzeldi. Her ay görüşüyorlardı. İşte hediyeler falan almaya başladı.
B: Peki bunun size yansımaları nasıl oldu sana karşı özellikle?
A:  Şey bana karşı aslında iyi oldu çünkü babasıyla ilgili şikayet etmeyi bırakmıştı. Hayatında olumlu ilişki kurabileceği bir insan daha vardı. Onu olgunlaştıracağını düşündüm. Evet çok kötü bir şeyden iyiye gidiyo ama daha fazla ilerleyemiyor sanki bi yerde takılı kalmıştık. Bazı şeyler düzeldi ama benim mücadelem ve motivasyonum azalmaya başlamıştı.
B: İlişkilerde bireylerin birbirlerine pek çok şey kattığını düşünüyorum. Ama sizinki daha çok tek taraflı olmuş. Peki senin sosyal çevrenden nasıl tepkiler alıyordun?
A: Şöyle,annem: Sen bakıcı değilsin! Annem olayların farkındaydı. Ona bir şey anlatmıyodum ama halimden anlıyordu anne işte. Benim bir dostum var yediğimiz, içtiğimiz ayrı gitmez. İşte ilkokul,lise falan hep beraberdik. Daha önceki ilişkilerimde destek olurdu.Onun ağzından ilk defa”kanka bu kız sana göre değil”. Lafını duydum ondan sonra kararlarımı vermeye başladım.
B: Kırılma noktası bu oldu yani. Ben burdan devam edemeyeceğim gerçekten yoruyo dediğin,dank ettiği an var mı? Bir şey vardır ya tamam bitti dediğin.
A: Evet oldu benzer bir olay çok fazla tekrarlandı. Benim için saygı çok önemli. İki insanın karşısındaki insana sırf insan olduğu için saygı göstermesi. Onu bağırmak,çağırmak ,küfretmek bu saygının çerçevesinde olmayan şeyler. Sevgi ve saygı iç içe bunun dışındakilerden hoşlanmıyorum ki kimseye karşı saygısız davranan bir insan değilim banada davranılmasını istemiyorum. Ama biz ne zaman tartışsak sürekli hakaret vb. şeyler beni çok rahatsız ediyordu. Zaten bağırmaya başladığında benim kulaklarım duymamaya başlıyor. Sesi çok fazla arttığı zaman gidiyorum odaklanamıyorum ben.
B: Sen hiçbir şekilde tepki vermiyorsun onun davranışını devam ettirecek pekiştirmelerde bulunmasanda devam ediyor. Her defasında sürdü bu öyle mi? Peki seni bu davranışları yani sevgi de bir yere kardardır diye düşünüyorum ve bunun içinde saygı da olsun istiyorsun, bu davranışları uzun süre devam etmiş sence neden devam etti? Niye devam etme ihtiyacı hissettin?
A: Ben bir şeye başlayınca onun devamını getirmek olarak görüyorum. Ben bir ilişkiye başlıyorsam o ilişki hep devam etmeli. Bir ilişkiye başlıyorsam her sorun çözülür gözüyle bakıyorum. Başlarken şunu dedim: Biz kavga edebiliriz. Ortada bir sorun varsa bunu biz çözmeliyiz. Karşılıklı oturup konuşabilmeliyiz. Başkalarının ağzıyla iş yapmayı sevmem. Olmuyorsa bitirebiliriz. Bunun olgunluğuna sahip olmalıyız. Bunu söylemiştim. Bitirmek işi benim için kolay değil zaten okul değiştirme durumum vardı onda bile çok zorlanmıştım. Sevmeyerek o okula gitsem de ayrılırken çok zorlandım ki bu uzun bir süre devam etti bunun kararını bile veremiyordum. Çünkü başladım o bitmeliydi. İlişkiye de böyle yaklaşıyordum. Ben bu ilişkiyi bitirsem başka şeyleri de bitirebilirim. Yani kendi kendime güven vermem lazımdı. Ben bunu devam ettirebilirim tuttarlılığını görmem lazım. Bunu bırakacaksam neden başkasının hayatıyla oynamış oluyorumki. Onun zamanını çalıp zarar veriyorum. Çünkü ayrılınca beni pek iyi hatırlamayacak. Ben bunu bi insana vermek istemedim. Bunlara bağlıyordum ve ayrılmak istemiyordum. Çözeriz bu sorunlar geçicidir. Sabit kalmak diye bir şey yok sürekli bi olgunlaşma var. Hep bu umuda tutundum. Ama geleceğimi görememeye başlayınca bıraktım.
B: Vay be neler çekmişsin? Yani bu kadar çabalaman bile baya umut etmişsin ya. Sen ayrılmaya karar verdin sana karşı tepkisi noldu? O hiç çabalamadı mı?
A: Çok pişman olduğunu söyledi. Bitmemesi konusunda defalarca konuşmaya çalıştı.Yüzlerce mesaj attı ama ben artık kere karar vermiştim. Bi kere ayrılırsam bir daha geri dönmeyeceğimi söylemiştim. Sonra geldi ama yok.
B: Yenilmişsin. Garip beni bu kadar direnmen, çabalaman şaşırtıyo. Buna karşı kayıtsız kalması. Sen ona değişim vadediyorsun o mutlu olacak ama direniyo.
A: Ben psikolojik danışmanıyla görüşmüştüm ayrılmadan önce. O çok fazla birikmiş çocukluk anısının olduğundan bahsetti. Her oturumda ağlıyormuş. Böyle bir duygusal boşalımı varmış. Belki düzelirdi ama ben bunu göremiyordum o kadar çok şey yaşadığımız için o saygının bozulduğunu düşünüyordum. Belki bunları atlatsa ılımlı, dengeli bir insan olabilse gün gelir bunlar tekrar gün yüzüne çıkabilirdi. Bazı zorlu yaşantılara sebep olabilirdi. Yetişkinlik ,evlilik çokta kolay olmasa gerek. Zorluklarla mücadele ederken bana zorluk çıkaran bir insanla kolay bir şey olmazdı.
B: Bu kadar şey yaşadıktan sonra bunlar kolay olmasa gerek? Gördüğümüz gibi genelde psikolojik ve sosyal şiddet var.
A: Psikolojik, sosyal var aslında sözel şiddette var bağırma çağırma küfretme bunlarda işin içinde.
B: Şey var mıydı sosyal medya hesaplarını kısıtlamak?
A: Hıh evet o da çok vardı.
B: Gece üçte niye çevrimiçi oldun?
A: Ben bi yerden sonra son görülmemi kapattım
B:Çok mantıklı bir karar bunun içinde bir tepki aldın diye düşünüyorum?
A: İki yıldır son görülmem kapalı ondan sonra bile yani. O günü hatırlıyorum konuşmuşuz iyi geceler falan gecenin köründe uyanmış telefona bakmışım ,saat üç buçuk, kapatmışım telefonu yatmışım. Ya sen gece üç buçukta kimle konuşuyodun? Bunlar rahatsız ediyo tabi.Didikleniyosun,anlatmaya çalışıyosun. Hem konuşsan nolcakta kimseyle konuşmadığımın ispatını yapmaya çalışıyosun.
B:Ekran alıntıları falan.
A: HIHI konuşmak sıkıntı değil ki gecenin köründe bi insanla konuşabilirsin.Yani nolcak. Bi arkadaş bi arkadaşla konuşabilir.
B: Peki ayrıldıktan sonra sonuçta sende kapısına gitmişsin. O da sana karşı bi çaba,takip gibi bi şey yaşandı mı?
A: Yaşadığım mahalleye geldi. Tabi evimi bilmiyor. Mahalleye geldi tutturdu evini bulucam. Konuşucaz falan. Evde ailem var rahatsız olurlar. Çevreme rezil oluruz.
B:Yani normal bir konuşma olmayacak sonuçta?
A:Ya gelse rezil olabiliriz. Annemde kabul etmez. İlerdeki eşime saygısızlık olur gibi. Gittim kafeye oturduk. Anlattım bitti unut artık beni ve ailemi rezil etme. En son anladı. Bi daha tekrarlanmadı. Çalışıyordum o zamanlar ,işten çıktım. Evde değildim. Bi delilik yapmasın diye yanına gittim.
B: Sessiz sedasız bir ayrılık olmadı
A: Direndi evet.
B: Bunu bekliyodum. Peki hiç pişman olduğun oldu mu? Hani devam etse miydim acaba ?
A: YOO hhiç pişman olmadım.
B: Üzülmedin de mi ya? Üzülmüşssündür sonuçta o kadar şey paylaştınız.
A:  Üzülmez miyim üzüldüm. İnsan anılara üzülüyo. Sanırım bu kadar fazla çaba sarfetmem benim çok fazla üzülmemi engelledi. Umudumun kırılması gerçekten engelledi. Hiçbir şey hissetmiyorum.
B: Beni bırak artık noktasına geldin galiba.
A: HIHI
B: Son raddeye kadar direnmişsin.
A: Şöyle düşünüyorum. Eğer ben böyle çabalamasaydım. Hala ihtimallerin olduğunu düşünüyor olsaydım. Hala elimden geleni yapmadığımı düşünüyor olsaydım. Belki tekrar konuşmak isterdim ama bakıyorum şuan hayır ya düşüncesi bile benden uzak olsun.
B: Peki keşke seni hiç tanımasaydım dediğin anların oldu mu?
A: Aslında şöyle bazen dediğim oldu. Niye bu kadar şey paylaştım ki? Neden bu kadar yıprattım ki dedim, ona harcadığım zamana acıdım. Sonra düşünce bu insan bana çok fazla tecrübe kattı yani bi kere ilişkilerim kuvvetlendi. Farklı bir deneyim oldu.
B:Birlikte bedel ödediniz aslında o da bir değişim geçirdi sende bir değişim geçirdin. Yeri geldi sen daha çok fedakarık yaptın ama bu da sana çok şey kattı. Bu açıdan biraz şanslısın olgunlaştırması.
A: Evet. Ben konuşmayı, kendimi ifade edebilmeyi öğrendim. Çünkü ifade edemeyince bi yerde etmeye çalışıyosun. Zaten son dönemlerde ona bir şey anlatabilmemin sebebi artık kendimi ifade edebiliyo olmamdı. Mesela bu çok büyük bi artıydı benim için.
B: Bi de o sana yani sosyal çevremde düşünüyorum sana baktığım kadarıyla şey algısı vardır ya nereye kadar sabretcem. Sende ona karşıt tepki vermemişsin ya bağırmamışsın en kötüsü vurmamışsın ya bu beni çok şaşırttı. Nereye kadar bir insan dayanır da aynı şekilde tepki vermez. Hani durduran şey ne oldu.
A: Beni durduran şey net aslında. Dedim ya normal bir tepki değil yani direk bağırınca çok ses olunca odağımı kaybediyorum. Ya da kulaklarım vızıldıyo zaten tepki verebilecek pozisyonda olmuyorum. Evet bu şey sağlıklı bi şekilde bağırır çağırır olsa yine konuşulur ama karşımdaki insan sağlıklı bi şekilde değildi. Şiddetli ve çok sık bir tepki vardı.
B: Nasıl bi güç ki tepki vermeni engelliyor.
A: Bu ama beni geliştirdi ben zamanla fikirlerimi iletebilmeyi öğrendim. Bi şey tartışırken önceden fikirlerimi ifade edemezken artık onun sinirlenmesine toleransım artmaya başlamıştı ve rahat rahat tartışmayı sürdürebiliyorum ve kendimce mantıklı olan şeyleri karşı tarafa aktarabiliyorum. Bunu da sağladı.
B: Nereye kadar tepki vermeden durulur ki?
A:Seni zorlayan şey seni geliştiriyo .
B: Evet aslında baktığımız zaman ilk başta sana bağırmış ya hani kulaklarım duymamaya başlıyor dedin sen de bir savunma mekanizması oluşturmuşssun. Biliyosun onunla uğraşamayacağını ve kendini korumaya alıyosun. Hiç ben yanlış yaptım, haklısın gibi bir şey olmadı mı?
A: Ben bu davranışını pekiştirdim.
B: Peki ne kadar sürdü? İki sene sürdü dedin burda mı iki sene sürdü?
A: Şey okulumda devam ediyodu. Bi sene ordaydı bi sene burdaydı. İki sene işte.
B: O zaman ortak yaşam alanlarınız vardı hem orda hem burda olması. Orda uzaktaydık. İlk sene gidip geliyoduk ya da telefonla oluyodu. Yazları baya görüşüyoduk.
B: Peki telefonda da buna benzer davranışlar gösteriyo muydu? Sence telefonla mı fazlaydı yoksa yüzyüze mi?
A: Yüzyüze daha fazlaydı. Telefonla o kadar değildi.
B: Ordaki arkadaşlarına etkisi oluyor muydu?
A: Tabi ki o arkadaşlıklarımla görüşmemi istemiyo evet belki onun haberi olmayacak ama ben de öyle bir şey yok. Sözümde dururdum.
B: İyi direnmişsin. Her insan bunu kolay kolay çekmez. Bi de özellikle derler ya erkekler biraz daha umursamazdır. Çok emek harcamışsın. Genel olarak güven sorunu üzerinden ilerlemiş. Başka sıkıntı çıkaracak davranışta bulunmamışsın.
A: Güven ve değersiz hissetmek konusunda.
B:Ama o kendi kendini değersiz hissetmiş .
A: Güvende de öyle.
B: Doğru söylüyosun. Bi döngünün içine girmiş bi türlü çıkmıyo resmen paradoksa düşmüş. Çıkmak istemeyince çıkaramıyosun işte. Ne kadar uğraşırsan uğraş.
A: Çocukken çok örselenmiş iyice değersiz hissediyo.
B: Bi insan neden çocuğunu döver ki? Annesi babasının gidişinin sebebini o olarak mı görüyodu acaba?
A:  Benim gördüğüm şeyler bunlardı. Annesi ona çok fazla fiziksel ve sözel şiddet uyguluyordu. Bu yaşına gelmiş hala devam ediyo. Küçükken düşünsene?
B: Küçük çocuk daha savunmasız.
A: Kendisine bu tarz savunma mekanizmaları geliştiriyor. Bu mekanizmaları ben yedim hepsini bana yöneltti. Çok anlamsız kalkanlardı ya. Niye güvenmiyosun ki bana yani?
B: Mesela bu ilişkiye başladın ne olursa olsun devam edecek diye bir kararlılığın var ama hani şeye düşmemişsin insanlar bana güvenmiyo diyip kendini değiştirmeye yönelmişsin. Hiç ben güvenilir bir insanım bana güvenmek zorundasına gitmemiş olay çok garip değil mi?
A: Şey kararlılık gösterdiğim şeyler daha somut şeyler;davranışlar ama güven duymak daha karakteri yansıtan şeyler. Beni sevmiyosun diyo onu sevdiğimi göstermek için çabalamam gerekiyo. Güvenmiyorum dediği için güvenmesi için davranışlar gösteriyorum.
B: Daha böyle kararlı davrandığın şeyler davranış yönünde diğerleri daha kişisel .
A: Kişiden kişiye değişebiliyor.
B: Duygular üzerinden onu seviyorum ve bu devam etmeli diye düşündün ama bunda da bir kararlılık yok mu sen duygular üzerinde de kararlı davranmaya meyillisin.
A: Nasıl?
B:Mesela diyorsun ya ben onu sevdim ve bu böyle devam etmeli ama güvende bir duygu gibi bir şey değil mi?
A:Sevmek benim tarafımdan yapılan bir şey,ben seviyorum. Aslında haklısın yani. Ben sevdim mi başladım mı devam etcem gibi bazı şeylerde açık kapı bırakmamışım ama o bana güvenmediği zaman bunu çok fazla ve çok iyi dile getirebiliyordu. Onun koruduğu şeyi ben delip geçemiyodum. Onun tutarsızlıklarını gösteremiyordum o bilişsel düzeyde değildim. Bu yüzden üzerime almak durumunda kalıyordum.
B: O daha dirayetliymiş. Güçlü olmasa nasıl direnebilirdi ki. Bir süre sonra güçlü olmak zorunda bırakılmış. Bu da onun suçu değil. Neyse bir dolu şey yaşamışsınız ve çoğu zaman tek başına savaşmak zorunda kalmışsın. Hem senin açından hem onun açısından çok yorucu ve yıpratıcı olmuş. Bazen insanlar kendini bir döngüye kaptırıyor ve buna alışınca da bırakmak kolay olmuyor. Bu döngünün içinde bırakılmışsın gibi geldi. Öykünüzün tek savaşçısıymışsın. Kimse hayatında değişiklikler yapmaya çalışan birinden kolay kolay vazgeçmez. Ama durup bir düşünmüyor benim bunu yapmaya hakkım var mı? İlişkilerde bir süre sonra birbirlerinin alanına müdahale ve tek tipleştirmeye yönelik bir hareket başlıyor bence. İşte filmde burda kopuyor. Birbirinin saygı alanına girmeden yürütebilmek hem zor hem de emek istiyor. Hayat işte böyle böyle öğreniyoruz ayakta kalmayı.
A: Yani.Yaşadık işte. Bazen yalpalamadan olmuyor demek ki.( https://youtu.be/jd7IIghUPuc )
B: İçtenliğin ve samimiyetinden dolayı çok teşekkür ederim. Umarım hayatında çok daha mutlu ve huzurlu olacağın insanlar olur. Kendine iyi bak.



Emine TÜRKMEN
PDR / 3

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KADIN, ŞAİR, BİPOLAR, İNTİHAR: NİLGÜN MARMARA ÜZERİNE

Kocaeli Üniversitesi PDR Topluluğu