Tesadüfler Gişesi
Tesadüfler Gişesi
Hani
olur ya hiç ummadığınız bir an da bir şeyler oluverir hayatınızda..ve siz buna
tesadüf dersiniz. Sığınacak bir şemsiye, tutunacak bir dal aramaya
başladığınızı fark ettiği an, size yardıma koşar bu tesadüfler gişesi.
Tutuşturuverir elinize bir bilet. Bazen tutunuverir ona, tutup umudunuza
katarsınız bi güzel tesadüfünüzü. Umutlarınızın tesadüflerle karışıp gerçeklere
dönüşeceğini zannederek.. Oysa umutlarınız, türü nadir bulunan bir kuş iken,
tesadüfleriniz ise gizemli okyanuslara keşfe çıkan meraklı bi balık. İkisinin
bir olması için özgürlüklerinden vazgeçmeleri gerek. Birini akvaryuma diğerini
kafese tutsak etmemelisiniz. Tesadüf ve umudun karışımı ‘gerçek’ değil,
olsa olsa ‘hayal’ olur bilmem farkında mısınız ?
Aynı
şarkıyı seversiniz. Aynı rengi. Aynı filmi veya en sevdiğiniz meyve aynıdır.
Aynı takımı tutarsınız. Aynı kitabı vs vs. Bir de aynı ömrü paylaşmışsanız alın
size tesadüfler gişesinden iki bilet! Çünkü tüm bunlara tesadüf demekten başka
bir çareniz yoktur, kavuşmak fiili yürürlüğe giremediyse eğer.
Kulağınıza
fısıldanan kelimeleri can kulağıyla dinlemeye başlarsınız. Artık biletinizi
aldığınız gişe sizi kuyruğa sokmuştur haberiniz olmaz. Hey gidi tesadüfler gişesi heey!. Başta her
şey güzeldir tabi. Memnunsunuzdur halinizden.
Lakin
bir süre sonra sıra size gelmemeye başlar. Umudunuzu kaybetmeye başlarsınız
yavaş yavaş. Dört gözle bakınırsınız etrafınıza bir ışık, aydınlık bir kapı
görebilmek adına. Hayır, hayıır.. Mümkünatı yok. Göremezsiniz o tılsımlı kapıyı
ya da ışığı.
Biletiniz, siz onu kullanamadan yanmıştır. Bunu
anlamanız epey zamanınızı alır. Başta “ ama nasıl olur? ” soruları
beyninizin her bi köşesinde ayrı ayrı dolaşır. Nedensiz sorularla biraz daha
vakit öldürürsünüz gişenin kuyruğunda. Bükülmüştür ya boynunuz papatya başları
gibi, ruhunuz, kıvranmanıza gönlü el vermez. Kendinize çekin düzen vermeniz bir
iki dakikanızı alır.
En sonunda “ tamam” der
yolunuzun yönünü değiştirmeyi kafaya koyarsınız ama son kez arkanıza bakmaktan
kendinizi alamazsınız. ;) Çaresiz bakarsınız. Bir yıldız parlar kaşla göz
arasında size. Sonra bulutlar kaplar o mucizemsi hareketi. Hayal gördüm galiba
dersiniz. Merakınız kamçılanır yenik düşüp bir kere daha bakarsınız gökyüzünü’ze. Sizi
bir şeyin durdurmasını istemeye başlarsınız yavaştan yavaştan. Bağımlılık yapmıştır tesadüfler gişesi!
Aklınıza gelmez ve işte yine parlar tesadüfler yıldızınız. Merak etmeyin.
Tehlikeli bir tuzağa düştüğünüzü üç vakte kadar fark edeceksinizdir.:) Üç saat
belki de üç gün. Hayır. Belki de üç yıl.
‘Sanırım hayatımdaki bütün tesadüflerimi camdan bir
şişeye doldurup kaybolmuşların denizine atmanın zamanı geldi’ diye
düşünürsünüz. Farkına varmadan bu cümleyi kurarken bile tesadüfler gişesinin
yan etkileri görülüyordur siz de. Denize atmayı planlıyorsunuz parlayan tesadüf
yıldızlarınızı fakat ufak bi dalga da şişenin size geri dönmesini umut
ediyorsunuz hala. Bakınız, gişenin
bağımlılık derecesine. Hayretle kalakalırsınız parmaklarınızın arasına
cesaretle tutunmuş, yanmış biletinizi fark ettiğinizde.
Hadi okyanusa
fırlatın onları var gücünüzle!. Kurtulun sizi bağlayan ‘lütfen’
demelerinden! Özenle günden güne biriktirdiğiniz anılarınız, size gözleri dolu
dolu baksa da atın ‘canım’ kelimesini lügatınızdan. Atın ilk kez duyduğunuz o
ismi. Bunca bezmişliğinizin sebebi koskoca üç vakitte oluşan parlayıp sönen
yıldızlarınızdı. Oysa aynı toprağa kök salıp, gökyüzüne
ilk kez, beraber selam vermiştiniz.
Beraber umutlarınızı
kovalamıştınız kelebek avcıları gibi. Bir de aynı anda yaşayıp, aynı zamanda ölmüştünüz
de geç anladınız. Haberiniz yok.
Arkanızdan
tesadüf bir araya getirdi demeleri bile tesadüfe boyun eğmiş olduklarını
gösteriyordu bazılarının. Ah haberleri yok..
Yeniden tesadüfler gişesine hoş
geldiniz.
Buyrun, siz de bir
tutam tesadüf alır mıydınız?? :)
Mahi KAYIKCI
Koü
PDR/3
Yorumlar
Yorum Gönder