GÜLÜMSE

                          
Dert üretmek için koşullanmış beynimizin zincirlerini kırarak, bugün uçan kuşa gıpta edip alabildiğine özgür olamasak da gülümsemek için bir sebep bulamaz mıyız?

Bugün daha önceki tüm sabahlar yaptığın gibi sağ salim uyanabilmeyi başarmışsın. Gülümse. 
Yüzüne çarpan suyun ne kadar berrak ve temiz olduğunu görüyor musun? Gülümse. 
Merdivenlerden hızlıca in ama telaşlanma çünkü hala dünyanın en iyi annesi senin annen ve işte orada emek kokan elleriyle sana sevdiğin ekmeği dilimliyor. Gülümse. 
Bugün de yiyecek bir şeyler bulmuş karnını tıka basa doyurmuşsun, şükret ve gülümse. 
Sanırım giyindin bir kez daha aynaya bak. Gülümse.
 Her zaman geçtiğin yollardan ağır ağır geç, mis gibi havayı içine çek ve bugünde aynı renge bürünmeyi başarmış gökyüzü ve deniz için tebriklerini ilet. Gülümse.
 Parke aralarında güçlükle sırtlandıkları şeker tanelerini yuvalarına taşıyan karıncaların azimlerini seyret ve takdir et. Gülümse. 
Meydanda biriken güvercinleri bugün de unutmadığın için kendine teşekkür et yemlerini serp ve gülümse.
 Yaprakların dökülüşünde, buharlaşan suda, yanan ateşte cazibe kanununu gör, her şeyin aslına olan özlemini hisset. Gülümse. 
Sonra aniden olduğun yerde dur gözlerini kapat, kollarını aç, ellerini sık ve savur. Derin bir nefes al, var olduğunu hisset. Sen bir hiç değilsin varsın ve oradasın. Necip Fazıl’ın da dediği gibi “Her şey olurum yok olamam” diye kocaman bağır. Yok olmadığın ve olmayacağın için gülümse. 


Sonsuzluk için GÜLÜMSE

Bu yeterli bir sebep değil mi sence de? 

Ayşe ŞAHİN
PDR/2

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KADIN, ŞAİR, BİPOLAR, İNTİHAR: NİLGÜN MARMARA ÜZERİNE

Kocaeli Üniversitesi PDR Topluluğu