BİTİRGEN’İN ÖZETİ
Bitirgen bizlere sivrisinek kasabasından sesleniyor.Ailesine nasıl direndiğini, sorularına cevap alamasa da yaşamı nasıl öğrendiğini anlatıyor. Hiç anlaşamadığı annesinden, kendi dünyasından, yaz tatilinden, yalnızlığından, öfkesinden bir o kadar da ilgi beklentisinden bahsediyor.
Henüz ilk çocukluğun sonunda, erinliğin ise başında  olan kahramanımız ailenin son çocuğu. Genelde aile içinde problemler mevcut. Babası ve annesi arasında iletişim problemleri var. Bitirgen’in ailesi ile anlaştığı pek söylenemez.  Bitirgenimiz, evde sadece babası ile samimi. Annesi, ablası ve abisi ile kavgasız günleri geçmiyor. Abisi ve ablası ise Bitirgen’e göre tam bir baş belası.
Bitirgen : ”Biz öğünlerde yemek yiyeceğimize birbirimizi yerdik gene de doymazdık”.
Sadece evle kalsa iyi ama Bitirgen sokakta bile yalnızdı. Kimse onu arasına almıyor,kendi kendine oynuyordu. Bazen bir kaya onu kucaklıyordu, bazense uçsuz bucaksız bir deniz..
Bir ara santraldeki  Semra’nın yanında çalışmaya başlar. Tam bir şeye tutundum derken,  telefonları dinlediği anlaşılınca santralden atılır. Tabi bu arada ne dedikodular duyar ne dedikodular!..
Bitirgen sadece günlüğüne ve Müjde ablasına derdini anlatır. O dönemde çıkan siyasi olaylarda Müjde ablası ölünce, artık tek arkadaşına da veda etmiş olur Bitirgenimiz. Bitirgen bu yüzden daha da içine kapanıyor fakat Müjde ablası zaman geçse bile aklına gelmeye devam ediyor. Onun olduğu hayaller kuruyor :
“ …
Bir ipin ucundan tutunup uzay gemisine bağlansak ,uzaya çıksak,orda aya gitsek,ordan yıldızlara basa basa gökyüzüne yürüsek,aşağı bakıp birbirini yiyen bizimkileri görünce üzerlerine tükürsek, (onlar yağmur yağdı sansa) sonra kahkahalar atsak ,sesimiz boşlukta yankılansa!”  
Bir de Müjde’nin kardeşi Bülent abisi var. Aslında onu seviyordu ama o kara kuru Neşe ile evlenecek. Ondan dolayı biraz kırgın. Bülent abisi sayesinde kitap okumaya merak salıyor. Bir gün Bülent abisinin kitaplarından birini alıp, eve götürünce başına olmadık şeyler geliyor. Kitabın yazarı Lenin yüzünden yemediği dayak, işitmediği azar kalmıyor. Ama biri de çıkıp ne olduğunu anlatmıyor. Abisi kitabı yırtttığında çok üzülüyor. Neyse ki Bülent abisi ona kızmıyor.
O sıralarda ülkede durumlar karışık , 1980 darbesi yakın. Yaz biterken,Bitirgen İstanbula’a dönmek için heyecanlı fakat sokağa çıkma yasağı başlıyor. Bitirgen evde sıkılmaya başlayınca  kendine bir dünya kuruyor. Bilinmeyenler Ülkesi..
Kendince bir şifresi var,öyle herkes giremiyor ayrıca orda  Dümütyence konuşuluyor. Bu ülkeye girenler sinirli olamıyor.Daha kapıdan girmeden siniri akıp gidiyor. Bitirgen Bilinmeyenler Ülkesi’nde  çok mutlu.
Sokağa çıkma yasağından sonra İstanbul’a  yani okuluna dönüyor.Bitirgen okula gideceği için heyecanlıydı.En çok da Türkçe öğretmeni Fırat Bey’i göreceği için. Çünkü Bitirgen  Fırat Bey’i çok seviyor, ondan çok şey öğreniyordu. Okul arkadaşlarıyla ise şöyle böyle anlaşıyor. Hele Nilgün ile bir gün iyiler, öbür gün kötüler..
Günler geçip giderken  yılbaşı yaklaşıyor. Bitirgen’in bu yılbaşı için güzel hayalleri var. Yılbaşında Fırat Bey ile yeni yıla girmek istiyor ama asıl amacı Fırat Bey’e hoşlandığını söylemekti. Fırat Bey ile dışarı çıkmak için annesinden güç bela izin alır. Merakla beklenen gün gelip çatıyor ve o gün Fırat Bey onu alıp bir mezarlığa götürüyor. Bitirgen sanıyor ki çok sevdiği öğretmeni bir şairin mezarına ziyarete götürüyor ve ona şiir okuyacak. Ama Fırat Bey ona tecavüze yeltenir. Bitirgen  ne olduğunu anlamadan öğretmeni vazgeçiyor. Diğer günler Bitirgen hastalanır ve günlerce okula gidemez. Okula döndüğünde ise işittiği şey, Fırat Bey istifa ettiği haberi. Mezarlık olayından kimselere bahsetmez. Bitirgen’de derin yaralar açsa da olay kapanıp gider. İlgiye, sevgiye en ihtiyacı olduğu bu zamanda annesi; ilgi, sevgi,şefkat göstermez,kimse göstermez. Bununla da kalmıyor,Bitirgen bilmediği şeyleri sorduğunda aldığı cevap ya dayak ya da küfür oluyor.
Bu arada ablasına görücü geliyor, ablası evlenme hazırlıklarına başlıyor. Tabi  bir sürü curcuna..Bitirgen’e bazı şeyler saçma geliyor. Sıskayı ablasına uygun bulmasa da sesini çıkaramıyor. Ablası evlense de  Bitirgen evlenmek istemiyor çünkü Bitirgen’e göre iki insan ömür boyu birbirini sevemez!
Düğünden sonra  babası hastalanıyor ve hastaneye kaldırılıyor. Bitirgen de komşu Bedia’ya postalanıyor. Savcı kocası ve tıpta okuyan oğlu ile Bedia hanımları pek sıkıcı bulsa da günler geçer. Babasına ve annesine onu arayıp sormadıkları ve bir yabancı komşuya bıraktıkları için küsen Bitirgen, istemeye istemeye okula gidip gelirken uzun zaman sonra annesi arar. En sonunda çok sevdiği babası gelir ama yeşil tabutun içinde..
Yıllar  geçiyor. Bitirgen  babasıyla geçirdiği günleri hatırlıyor. Nasıl  heyecanlandığını, nasıl mutlu olduğunu.. Sonra eline, annesiyle belki de gardlarını indirip tek mutlu olduğu anın fotoğrafı geçiyor. Fotoğrafa bakıp uzun uzun düşünür:
”İlk kez birlikte doyasıya gülmüştük ya ,ilk kez birbirimize dikenlerimizi batırmadan dinlenmiştik ya , bu yeterdi bana...”

Freud’un Bakış Açısıyla Bitirgen:
Freud’a göre insanı iki temel enerji yönlendiriyor.”Cinsellik ve Ölüm”.
Cinsellik, yaşamı; ölüm ise yıkıcılığı yani yok oluşu işaret ediyor.
Freud, bireyin bilinçaltına yönelir. Serbest çağrışım yöntemini uygulayarak ortaya çıkanları yorumlar.Kişiliğin yapısını topografik ve yapısal model ile inceler. Topografik  model de ruhsal yapı üçe ayrılır.
İlki, bireyin yaptıklarının, yaşadıklarının farkında olduğu düzey olan bilinçtir.
İkincisi ise birey aslında zorlasa hatırlayabileceği ama farkında olmadıklarının olduğu düzey olan bilinçöncesidir.
(Örneğin; birinin ismini biliyorsunuz ama üzerinde düşünmeden hatırlayamadınız daha sonra biraz aklınızı yokladığınızda aklınıza gelen isim Bilinçöncesi’nden gelmiştir.)
Sonuncusu ise bilinçaltıdır. Burası tam bir muamma. Bireyler bastırmak istediklerini buraya gönderir. Derin düzeydir.
Yapısal model ise üç bileşenden oluşur.
İlki egodur. Ego gerçekliktir. İd ile Süperego arasında denge durumundadır.
Diğer yapı iddir. İd haz ister. İstediğini, istediği zaman yapmak ister. Absürt şeyler de isteyebilir. Bu durum egoyu zor durumda bırakır.
Diğeri  ise süperego. Otoriteyi temsil ediyor. İd’i kısıtlayandır. Çatışma  oluşturur. Belli bir kalıp vardır. Bunun sınırına çıkartmak istemez. Bu  üç yapı da çatışma çıktığı zamanlarda ego kaynaklı belli kaygılar meydana geliyor. Ego, gerçekçi olmayan dürtülerin algılanmasını engellemek için kaygıları oluşturuyor.
Gerçekçi Kaygı : Dış dünyadan gelen tehlikeye karşı çıkan kaygıdır.
Bitirgen’in abisinin kitabı yırttıktan sonra  Bitirgen’nin Bülent’in tepkisinden kaygılanması gibi..
Nevrotik Kaygı : İd ile Egonun çatışması sonucu oluşur.
Ahlaki  Kaygı : Ego ve Süperego çatışmasından meydana gelir.
Bitirgen’in akşam dışarı çıkmak istemesi ama abisinin yani bir otoritenin izin vermemesi gibi..
Bu yaşanılan kaygı durumlarını aşmak için bilinçdışı tarafından belli savunma mekanizmaları oluşturulur. Dürtülerin bilinçli davranışta bulunmasını engellemek için ve yaşanan kaygı yoğunluğunu azaltmak için ortaya çıkarlar. Genelde birden fazla savunma mekanizmaları birlikte kullanılır. Savunma mekanizmaları gerçeğin çarpıtılmasıyla da oluşabilir. Aşırı  savunma mekanizmaları oluşturan bireylerde belli sorunlar meydana gelebilir.
Bastırma: En temel mekanizmadır.Birey unuttuğunu unutur.Hatırlamak istemediği şeyleri bilinçaltına gönderir.
Yansıtma: Birey kendi kabul edemeyeceği dürtü ,duygu  ve düşünceleri başkalarına yüklemesine denir.
Yer değiştirme: Dürtü asıl hedefe yöneltilemiyorsa başka bir hedef bulunur.
Bitirgen’in annesinin babasına kızıp Bitirgen’i azarlaması. Müjde’nin ölmesinin ardından Bitirgen’in denize ,kuma küsmesi. Günlüğüne öğretmen edasıyla davranması yani günlüğüne not vermesi vs.
Akla Uygunlaştırma: Kabul edilemeyen durumu çarpıtarak benlik saygısını koruma.
Bitirgen’in  ablası ve eniştesi ile yemeğe çıktıktan sonra evlenmek istemediği için et yememesi.Bitirgen’in bir insanın ömür boyu birini sevemeyeceğini düşündüğü için evlenmek istememesi.
Yüceltme: Dürtüleri daha kabul edilebilir şekilde topluma sunmak.
Bitirgen’in yazar olmak istemesi.. Çünkü kimse onu dinlemiyor. Eğer yazar olursa insanlara kendini kabul ettirebileceğini düşünüyor.
                                                                                                      

      EMİNE TÜRKMEN

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KADIN, ŞAİR, BİPOLAR, İNTİHAR: NİLGÜN MARMARA ÜZERİNE

Kocaeli Üniversitesi PDR Topluluğu